Tanrı'nın Merhameti...
Hırsız ancak çalıp öldürmek ve yok etmek için
gelir. Bense insanlar bol yaşama, bol yaşama sahip olsunlar diye geldim. (İncil Yuhanna Bölümü 10:10)
Bu gün size üzücü ama doğru bir olaydan bahsetmek istiyorum. Belki
sizin için hiç bir anlamı olmayacak, belkide size bereket olacak. Belki de
başlık nedeniyle okumadadan geçeceksiniz. Ama benim temennim bana bereket
olduğu gibi sizede bereket olmasıdır.
Bir zamanlar İngiltere’de George Thomas adında bir adam varmış. Bu adam
küçük bir kasabada kilisede görevliymiş. Bir paskalya sabahı kiliseye elinde
paslı bir kuş kafesiyle geldi ve onu kürsünün üzerine koydu. Herkes paslı ve bos bir kafesin kürsüde ne işi var
diye merakla bakmaya başladı. Bazıları da aralarında eleştiri şeklinde konuşmaya başlamışlardı.
Papaz „sessizlik“ diyerek konuşmaya başladı.
" Biliyorum herkes böyle paslı bir kafesin kürsüde ne işi var
diye düşünüyorsunuz. Dün, soakata gezerken elinde bu kafesle bir çocuk gördüm.
Kafesin içinde iki yaşlı kuş vardı. Kuşlar korkudan tirtiyorlardı. Çocuğu
durdurdum ve „Ne var oglum bu kafesin içinde“ diye sordum.
" sadece bir kaç yaşlı kuş." diye
cevap verdi..
" onlarla ne yapacaksın?" diye sordum.
" onları eve götürüp onlarla oynayacağım,
ve daha sonra onların tüylerini yolacağım" diye cevap verdi. "
'Kuşlar
çok acı çekmeyecekmi." Diye sordum.
" Ama benim çok sevdiğim bir kedim var ve
kuşları çok sever. Bu kuşları sevdiğim
kedim için ziyafet hazırlayacağım.“
" Bu
kuşlar için ne kadar istiyorsun oğlum?"
" vayyyy??!!! Neden? Bu kuşlara sahip
çıkmak mı istiyorsun?. Bunlar sıradan yaşlı
tarla kuşları. Baksana güzel bile değiller“.
" ne kadar?" papaz yine sordu.
Çocuk Papazı deli diye düşünerek yüksek bir
rakam söyleyerek „ 10 dolar“ dedi.
Papaz çocuğun söylediği parayi hiç ses
cıkarmadan cebinden çıkarıp çocuğa uzattı. Çocuk şaşkın ama sevinçli bir
şekilde parayı alıp kafesle birlikte
kuyşları teslim edip, hızlıca uzaklaştı.
Papaz, kafesi alıp ormanlık bir alana gidene
kadar dikkatlice taşıdı. Sonra kafesin kapısını açıp kuşları dikkatlice dışarı
çıkardı ve onları serbest bıraktı. İyi ama bu paslı kafesin kürsüde ne işi var
diye biri sordu. Papaz, bu soruya karşılık bu hikayeyi anlatmaya başladı.
Bir gün Şeytan övünerek cennet
bahçesinden gelirken İsa ile konuşmaya başladı. „Bir dünya dolusu insanı
yakaladım, onları kandırarak kendi tarafıma çektim ve onların hepsi artık
benim. Onları ben satın aldım!..“
" onlarla ne yapacaksın?" diye sordu
isa.
Şeytan cevap verir: " oh, ben onlarla
eğleniyorum! Onlara evlendikleri gibi boşanmalarını öğreteceğim. boşanma
öğreteceğim. Birbirlerinden nefret etmek ve yalan söylemek. Zina etmelerini, ve
birbirlerini nasıl öldürebileceklerini
göstereceğim. Onlar bu dünyada bunlarlaı yaparken bende onların yaptıklarınla
eğleneceğim!"
" ve onlarla işin bitince ne
yapacaksın?" diye sordu isa.
"onları öldüreceğim" gururlu bir şekilde..
" onlar için ne kadar istiyorsun?"
diye sordu isa.
" ah sen bu millete sahip çıkmakmı istiyorsun?
Artık bu insanlarmükemmel değil, bak hergün benim söyledilerimi yapıyorlar.
Neden sen bu kötü insanları almak istiyorsun. Bu insanlar sana uygun değil.
Çünkü sen mükemmel birisin. Bu insanlar sana uygun değil artık. Bu insanlar
üstelik senden bile nefret edecek durumdalar. Seni yakaladıkları zaman bu
insanların bir çoğu senin yüzüne tükürecek seninle halay bile edecekler. Hatta
sana lanet bile ederek seni
öldürecekler. Yinede bu insanlara sahip çıkmak mı istiyorsun!.?
" ne kadar?" diye sordu İsa.
Şeytan İsa‘ ya baktı ve alay eder bir tavırla,
" Tüm kanını, gözyaşlarını ve hayatını. "
İsa "Tamam" dedi ve sonra bedelini
ödedi. Bu ödenen bedel size bir anlam ifade ediyor mu?
Papaz kafesi aldı ve masayı terk etti.
|