EY KİLİSE NEREYE?
“Ey Kilise, nereden nereye” adlı eser, bazı Katolik teologlarının, İncil'deki kilise kavramını araştırarak vardığı şaşırtıcı sonuçlar sunmaktadır.
Kutsal Yazılar Tanrı'nın esini olup (bkz. İncil: 2. Timoteyus 3:16) Tanrı'nın insanlara seslendiği sözdür. En derin kökenimizi oluşturan İncil, kilise konusunda olumlu bir eleştiri yürütmemizi teşvik eder.
"İsa bir ruhban sınıfı veya hiyerarşi kurmadı. Bu nedenle ki, İncil'in sayfalarında katı bir kilise yapısına rastlamıyoruz. Kutsal Yazıdaki verileri araştıracak olursak, Pavlus'un mektuplarında "gözetmenler"den [episkópois], "görevliler"den [diakónois] ve "kutsallar"dan [ayíois] söz edildiğini görüyoruz (bkz. İncil: Filipililer 1:1). Ama bu mektuptaki vurgu, bazı sorunlara çözüm yolları ararken bütün topluluğun katkıda bulunması gerektiğidir. Pavlus, kiliselere yazarken, inanlıları sorunlarını çözmeye çağırırken bile, hiçbir zaman topluluklarının "yöneticilerine" seslenmiyor ( söz bile edilmiyor), bütün topluluğa sesleniyor.
"Bunun gibi Elçi Pavlus, mektuplarında emretmiyor, aksine rica ediyor, salık veriyor, tavsiye ediyor…; ve kendisine saygı gösterilmesi talebinde bulunurken, otoritesini kabul ettirerek değil, inanlılar arasında verdiği hizmeti göstererek yalvarıyor.
"Aynı şekilde, Pavlus'un Romalılar, 1. ve 2. Korintliler, Galatıyalılar, Efesliler ve Koloseliler gibi, yerel kiliselere (topluluklara) yönelik bir çok mektubunda atanan bir nevi "yöneticiler"den de hiç söz edilmiyor. 1.Korintliler 16:15-16'da sözü geçen Ahaya'da ilk iman eden İstefanas ve ev halkı, inanlılar arasında bir yetki kazandılarsa, Pavlus veya bir kurul onları tayin ettiği için değil, diğer inanlılara hizmet ettikleri içindir. Onları diğer inanlılardan farklılaştıran kendilerine verilen bir unvan, bir rütbe veya bir mevki değil, onların çalışkanlığı ve hizmetseverliğidir. Ayrıca İstefanas ve ev halkı bir önder (önde örnek olan anlamında) konumu kazandıkları halde, onlar papaz değil, hizmet veren bir ailedir! Bundan (ve Romalılar 16:1 ve 1.Timoteyus 3:11 gibi ayetlerden) kadınların da kilisede görev aldıkları anlaşılmaktadır."
Dolayısıyla Elçilerin İşlerinde ve pastoral mektuplarda (Timoteyus ve Titus) söz edilen ihtiyarlar, gözetmenler veya önderler "egemenlik hırsıyla" ve "ağırlıklarını hissettirerek" değil, "diğerlerinin hizmetkârı" olarak görevini sürdüren laik görevlilerdir (bkz. Matta 20:25-28).
"İsa Mesih'in kilise tasarımını şöyle özetleyebiliriz:
1) İsa Mesih'in yaşamını ve öğretişini köklü bir şekilde izleyen öğrencilerin olması;
2) Bu öğrencilerin bir topluluk oluşturmaları;
3) Bu topluluğun adil olmayan bir dünyanın ortasında bulunması; ve…
4) Bu dünyaya alternatif getiren Tanrı'nın Egemenliğinin değerlerini (adaletini, sevgisini vs.) sunmaları.
(Bkz.Gerhard Lohfink, "İsa nasıl bir kilise istiyordu? Mesih inancının toplumsal boyutu", VERLAG HERDER - FREIBURG).
"Nedir kilise? Günah içinde kıvranan (insanlar tarafından haksızlıkların yuvası olmuş olan) bir dünyada, tövbeyle (günahtan dönüş) Tanrı'ya kavuşan bireylerden oluşan ve hiç bir milleti temsil etmeden toplanan bir "halk"tır. Tanrı'nın ev halkıdır. Bu toplulukta ruhban sınıfı yoktur. Kutsal Ruh, Mesih inanlıları topluluğunun kurucusu ve yaratıcısıdır. Bu topluluğun üyeleri arasında ayırım yoktur. Üstlendikleri hizmetler açısından cinsiyet ayrımı bile yoktur. Bunların dünyaya sergiledikleri Tanrı'nın Egemenliğinin değerleri şöyledir: şükran ve minnet duymak; sevgiyi, alçakgönüllülüğü, yumuşak huyluluğu yaşamak; dolaysıyla ırk, din veya millet gibi ayrımları gözetmeksizin insanlığın yararını sağlamak; dua yaşamı sürdürmek, yani Tanrı'yla bir dost ilişkisini yaşamak ve bireyin yaşantısında Tanrı'nın isteğinin gerçekleşmesini benimsemek…
"İncil'deki kilise değerleri, mezhepsel veya örgütsel yapıları reddediyor; topluluğu bir arada tutan yapısal bağ olarak bir tek sevgiyi kabul ediyor; toplulukta herkes kardeştir; papa, pederler, patrikler yoktur (bkz. Markos 10:28-31; Matta 32:3-7). Bütün topluluk, kilisenin gelişmesine katkıda bulunur ve bu sorumluluğu taşır. Bu topluluğa, örgütlenmeye gerek duymadan bir bütünlük sağlayan en önemli ilke, bağışlama yetisidir; yani insanların birbirlerinin kusurlarını, hatalarını 70 kere 7 kez bağışladığı bir topluluktur (bkz. Matta 18:21-22). Bu sevgi yaşamı, zenginlik hırsından da vazgeçmeyi, dünyada bir merkez yönetimi bulundurmamayı gerektirir. Sevgi üzerine kurulan bu toplulukta ve diğer insanlarla ilişkilerinde şiddetin veya kaba kuvvetin yeri yoktur. Bütün bunlar, N. Lohfink'in nitelendirmesine göre, İsrail halkının üzerlerine tek Efendi olarak Tanrı'yı reddedip "kral isteme hatası"nı aşmak demektir.
"Bu nedenle İsa'nın tasarımına sadık kalmak isteyen bir kilise, İsa'nın sözlerini ve mantığını (İncil) çok ciddiye almalı ve insanların safsatalarını bir yana bırakarak İsa"ya tamamen güvenmeli."
Yusuf Miroğlu
|