|
Bu yazının amacı İZNİK KONSEYİNİN ne için toplandığını, ne
konuları tartıştığını ve ne sonuçlar çıkardığını incelemektir. M.S. 324 yılında
Konstantin, Edime yakınlarında bir meydan savaşında son rakibi Likinyus'u yenip
büyük Roma İmparatorluğunun tek egemeni oldu. Konstantin, bugünkü İstanbul olan
Bizans Şehrini başkent olarak seçtikten sonra, ona yeni 'Konstantinopolis'
adini verdi. M.S. 312 yılında Milvian Köprüsü meydan savaşında Konstantin Mesih
İnanlıları’nın (Hıristiyanların) inandıkları Allah'a yalvararak rakibi
Maksentyus'u yenmiş ve bu zaferin sonucu Hıristiyanlığı kendi dini olarak
benimser. Bazıları Konstantin'in ancak siyasal nedenlerle Hıristiyanlığı kabul
ettiğini düşündükleri halde, kuşku yok ki, o kendi-sinin gerçek Mesih İnanlısı
olduğu iddiasında bulunuyordu.Hemen hemen üç yüzyıldan beri Mesih İnanlıları
hor görülen bir azınlık halinde kalmış, puta tapan imparatorlarla valilerin
elinden korkunç zulüm ve içkenceler görmüşlerdi.
Oysa İmparator Konstantin'in
zamanında Hıristiyanlık, ilk defa olarak yalnız hoşgörü değil, saygı gören
ayrıcalıklı bir din oldu, Roma imparatorluğunun bazı kısmında Katoliklerle
Donatçilar' arasında ortaya çıkan anlaşmazlığa çok üzülmüş olan Konstantin,
doğudaki Mesih İnanlıları’nın durumunun daha iyi olacağını umuyordu ama, bu
hususta hayal kırıklığına uğrayacaktı. Doğulu Mesih İnanlılar arasındaki
İskenderiye kentindeki imanlılar topluluğunun 'gözetmeni' (başkanı)
Aleksander ile onun yönetimi altında 'ihtiyar' (idareci) görevini yapan Aryus
arasında bir fikir ayrılığı ortaya çıkmıştı. Aryus'a göre Aleksander Allah’ın
birliği öğretisine kadar önem veriyordu ki, görünürde Baba Allah, Oğul İsa
Mesih ve Kutsal Ruh arasında hiçbir fark yoktu; bunlar sadece ayni
Varlığın üç adıydı. Aryus ise bu yanlış düşünceden sakınırken aksi hataya
düştü.
inançlarını M.S. 321 yılında arkadaşı İzmitli Evsebyus'a yazdığı bir
mektupta şöyle
açıklıyor:
İnanıyoruz ki Oğul (İsa Mesih) doğurulmamış değildir. Aynı zamanda
Allah'tandaha aşağı bir özlem, yani maddeden ile
yapılmış; değildir. 0, BabaAllah 'in iradesi
ve amacıyla zamandfan önce bütün anlamıyla Allah, değişmeyen biricik oğul olarak mevcuttu. Oğul doğurulmadan,yaratılmadan
önce yoktu; çünkü doğurulmamış değildi. Baskı çekmemizin nedeni Oğul 'un başlangıcı vardı, ama
Allah’ın başlangıcıyoktur' dememizdir. Bunu
da, O'nun ne Allah'ın ne de aşağı bir varlığın
bir parçası olmadığından söylüyoruz”
Bu mektuptan anlaşılır ki, Aryus'a göre İsa Mesih ne
tam anlamıyla Allah, ne de sadece bir insandır: Allah’ın özünden gelen ilk ve
en yüce yaratığıdır. Bazı eserlerde ileri sürüldüğü gibi Aryus hiçbir zaman
"İsa Allah’ın Oğlu değildir, kuludur ayni zamanda da resulüdür. Sizin,
bizim gibi bir insandır, bunun haricinde hiçbir şey değildir” demedi. Böyle
yanlış ifadeler, tarihsel kayıtlara değil, kişisel din önyargılarına
dayanmaktadır. Sonunda Aleksander M.S. 321yilinda İskenderiye’de bir
kurul toplatıp Aryus'u ihtiyar görevinden çıkarttı. Aryus ise doğuda birçok
Mesih İnanlısı önderleri tarafından destekleniyordu. Böylece çekişme çabucak
Mısır sınırlarının dışına yayıldı, doğudaki Mesih İnanlıları topluluğu da ikiye
bölüneceğe benziyordu. Bu tehlikeyi önlemek için Konstantin, hem Aleksander'e
hem de Aryus'a mektup gönderip aralarında aracılık etmeyi önerdi. Bu çabalar
başarısız kalınca, Konstantin bütün. Mesih İnanlıları topluluklarını temsil
eden bir genel konsey toplattı. Konstantin’in amacı, Mesih İnanlıları
topluluklarında mümkün olduğu kadar geniş ölçüde bir doktrin birliği
sağlamaktı. Konstantin'in en büyük kaygısı imparatorluğunun istikrarı idi.
Konseyin sonunda hangi dinsel görüşlerin benimseneceği ile pek ilgilenmiyordu.
Konstantin için asil önemli olan, ne olursa olsun Mesih
İnanlıları önderlerinden oy birliğini sağlamaktı. İznik konseyini tarihte
çok önemli bir olay haline getiren iki husus vardı: konsey temsilcilerinin
dünyanın her yerinden gelmesi ve kilisenin (Mesih İnanlıları topluluğunun)
devlet ile olan yeni ilişkisi. İznik Konseyi ile ilgili tek güvenilir
bilgilerimiz, o zamanda veya az sonra yazılmış olan tarihsel belgelerde
bulunmaktadır. Bu belgeler konsey başkanı olan Antakyalı Evstatyus'un bir
eseri; (2) Atanas'in "İznik Konseyinin Kararları" adli eseri (M.S.
350-354 yıllarında yazılmıştır) ve 369 yılında Kuzey Afrikalı gözetmenlere
yazdığı bir mektup; (3) Sezariyeli Evsebyus'un 325 yılında yazdığı bir
mektuptan oluşmaktadır. İznik Konseyi ile ilgili aşağıda verilen bilgilerin
hepsi bu üç yazarın eserlerine dayanmaktadır Konstantin'in kendisinin de
katıldığı konsey M.S. 325 yılında 20 Mayıs’ta İznik’te toplandı. Temsilcileri
dünyanın her yerinden çağrılan ilk kilise konseyi buydu. Bazıları İspanya ve
Iran gibi çok uzak yerlerden gelen üç yüz küsur Mesih İnanlısı önderi bir araya
toplandı. Onların birçoğu Konstantin'den önceki imparatorların zamanında
korkunç işkenceler görmüş olan iman kahramanlarıydı. İsa Mesih'e olan inançları
için bazıları bağlanıp kör edilmiş, başkaları kolsuz bacaksız kalmışlardı.
Onların tek suçu imparatorun putuna tapmayıp yalnız Allah'a tapınmak istemeleri
idi. Hiç kimse sanmasın ki, İznik Konseyinde toplananlar bir sürü açgözlü
vicdansız papazlardı; aksine, bunların büyük çoğunluğu gerçek Allah
adamlarıydı. Konseyde Aryus'a karşı koyan en yetenekli konuşmacı genç
ilahiyatçı Atanas'ti. Filistin'deki Sezariye gözetmeni (episkoposu) ünlü kilise
tarihçisi Evsebyus orta bir görüşe sahipti. Evsebyus, Sezariye'de bulunan kendi
topluluğunda yeni imanlıların vaftizinde kullanılan şu amentüyü (inançlar
listesini) ileri sürdü:
"Her şeye gücü yeten, görülen ve görülmeyen bütün şeylerin Yaratanı olan bir tek Baba
Allaha inanıyoruz. Bir tek Rab İsa Mesih'e de inanıyoruz; Allah’ın Kelamı (Sözü), Allah’tan Allah, Nurdan
Nur, Hayattan Hayat, biricik Oğul, tüm yaratılan şeylerin ilk Doğanı, bütün devirlerdenünce
Baba Allah'tan doğan, Kendi aracılığıyla
herşey yapılmış,kurtuluşumuz için insan bedeni
alıp insanlar arasında yaşamış, sıkıntı
çekmiş,biz insanlar için ve kurtuluşumuz
için gökten inmiş, insan bedeni almış ve insanlar
arasında yaymış,
sıkıntı çekmiş ve üçüncü
günde ölümden dirilmiş, Babanın yanına
yükselmiş, dirilerle ölüleri yargılamaya gelecek
olan O'dur; Ve Kutsal Ruh'a da inanıyoruz:.
Buna karşılık 'Rab İsa’nın mevcut olmadığı
bir devre vardı, '0doğurulmadan önce yok
tu', 'hiç yoktan meydana geldi', 'Allah' tan
başka bir maddeden veya özden yaratıldı,
'değişebilir' veya 'başka birhale gelebilir' diye
ileri sürenlere gelince, kutsal, evrensel ve havarilerin yolunda olan Mesih İnanlıları
topluluğu onları lanetlemektedir” İznik Konseyinde bulunan 300
küsur Mesih İnanlıları önderinden yalnız Aryus ile iki yanlısı Teonas ve
Sekundus yukarıdaki amentünün altını imzalamak istemediler. Bunlar sürgün
edildi. Bu amentünün hiç kimseye kaba kuvvetle kabul ettirilmediğini önemle
belirtmek gerekir. İznik Konseyinden önce birçok amentüler yazılmıştı ama,
hepsi sadece bir iki Mesih İnanlıları topluluğunda kullanılıyordu. İznik
amentüsü ise, dünyanın her yerinden bir araya gelen Mesih İnanlıları önderleri
tarafından dinsel inançların doğruluğunu denemek için hazırlanan ilk belge idi;
böylece bu belge, bütün inanlılar için geçerli olduğu iddia edilen ilk amentü
sayılır. Yine de İznik Konseyinden sonra bile her yerel Mesih İnanlıları
topluluğu (kilise) kendi amentüsünü türetmekte serbestti. Ta havarilerin
yaşadığı l. yüzyıldan beri Mesih İnanlıları topluluklarında böyle amentüler
kullanılmıştı. örneğin, M.S. ikinci yüzyılda Roma'daki topluluğun amentüsü şuydu:
"Her şeye gücü yeten Baba'ya; Kutsal Ruh'tan ve bakire Meryem'den doğmuş, Pontiyus Pilatus'un emriyle çarmıha
gerilmiş ve gömülmüş,üçüncü gün de ölümden dirilmiş, göğe
yükselmiş, Baba'nın sağında oturmakta ve oradan
dirilerle ölüleri yargılamaya gelecek olan
tek Oğlu Rabbimiz İsa Mesih'e; Ve Kutsal Ruh 'a,
kutsal topluluğu (kiliseye), günahların bağışlanmasına
ve bedenin dirilişine inanıyoruz " Yeni Ahit'te (İncil de) bile bazı amentüler
vardır, örneğin, 1.Korintilere
15:3-8: "Kutsal Yazılar uyarınca Mesih, günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve KutsalYazılar
uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi. Kifas'a
sonra On ikilere göründü.
Daha sonra da beş yüzden çok kardeşe aynı
anda göründü... Bundan sonra Yakup'a, sonra bütün
elçilere havarilere) ve. Bana (Pavlus'a) da güründü.
İncil’de başka örnek olarak Romalılara 1:2-6, Filipililer’e 2:6-11, l.
Petrus 3:18-22 ve başka birçok pasajlar gösterilebilir. Buna göre İznik
Konseyinin İsa Mesih'in öğretilerini bozup yepyeni bir inanç sistemi
türettiğini ileri sürmek olanaksızdır. Konsey, sadece bütün gerçek Mesih
İnanlıları’nın ta başlangıçtan beri inandıkları öğretileri düzenli ve tek
yorumlu bir şekle soktu. Yalnız Yeni Ahit’i (İncil’i) Allah’ın esiniyle yazmış
olan havarilerin değil, "Kilise Babaları" denilen Klement, İgnatyus, Polikarp,
Ireneyus gibi havarilerin yetiştirdiği kimselerin de ayni inançlara sahip
olduklarını biliyoruz; çünkü hepsinin de yazılan hala mevcuttur. Bir tek örnek
verelim. İgnatyus M.S. 112 yılında Efeslilere mektubunun 7. bölümünde şunları
yazmıştır: "Rabbimiz İsa Mesih ye gane Hekimdir.
Hem bedeni, hem de ruhu vardır. Kadından doğmuş
olmakla beraber başlangıcı yoktur. İsa
insan vücudunabürünmüş Allah’tır; ölümde gerçek yaşamdır;
Meryem'in Oğlu Allah'ın 0ğludur; önce sıkıntı çekmiş.sonra sıkıntıdan
kurtulmuştur."
İznik Konseyinde çözülen diğer sorunlar. İmanlılar
topluluğunu ve taşralı topluluk konseylerinin düzeni,gözet- menlerin
(episkoposların) kutsanma töreni ve kıdem sırası İle çeşitli meselelerdi. Roma,
Antakya ve İskenderiye,"eski geleneğe" uyarak üç en büyük gözetmenlik
merkezi olarak tanındı; bu kentlerdeki imanlılar topluluklarının gözetmenlerine
de "patrik" unvanı bağışlandı. Bu kararlar "İznik'in
kanunu"adli belgede özetlenmiştir. İznik'te tartışılan başka önemli bir
konu, Paskalya bayramının kutlanacağı gündü. (Paskalya, İsa Mesih'in ölümünden
dirilişini anma günüdür.) Mesih İnanlıları bu bayramı değişik günlerde
kutluyorlardı. İznik Konseyi, Paskalya bayramının Musevilerin Fısıh bayramına
en yakın düşen pazar gününde kutlanacağına karar verdi. Eğer Fısıh bayramı
zaten bir pazar gününe rastlamışsa, Paskalya bayramı ondan sonraki pazar gününe
ertelenecekti. Önemle belirtilmeli ki, M.S. 325yilinda toplanan İznik
Konseyi, hangi kutsal yazıların kabul edileceğini, hangilerinin de atılacağını
kararlaştırmak için toplanmadı. Konseye katılanların büyük bir yığın İncil’den
dört tane sahte İncil seçen vicdansız papazlar oldukları hikayesi, ortaçağda
türetilen gülünç ve çocukça bir yalandır. Kendi dinini desteklemek için böyle
asilsiz, bilim ve tarihe aykırı efsaneler ve adi iftiralara baç vuranlar sadece
kendi davalarına zarar verirler. İsa Mesih'e inananlar, Yeni Ahit’in (İncil'in)
kapsadığı 27 kutsal yazıyı bir kilise konseyinin kararından dolayı değil, o
yazıların üstün değerinden dolayı kabul etmişlerdir. Konseyde hem Aryus, hem de
Atanas birbirine aykırı görüşlere sahip oldukları halde tezlerini desteklemek
için ayni İncil metnini kullanıyorlardı. Aryus, kullanılan sözleri İncil'den
alınması şartıyla herhangi bir amentüyü kabul edeceğini açıkça belirtti. İznik
Konseyinden çok az önce M.S. 170 yıllarında Roma'daki
Mesih İnanlıları topluluğu, Tanrı’nın sözü olarak kabul edilebilecek kutsal
yazıların bir listesini hazırladı. M.S. 1740 yılında Milano kentinde L.A.
Muratori tarafından bulunan ve böylece''Muratori Kanonu" olarak
adlandırılan bu liste şu yazıları onaylamıştır: Matta, Markos, Luka, Yuhanna,
Elçilerin (Resullerin) İşleri, Pavlus'un 13 mektubu, Petrus'un l. mektubu,
Yuhanna’nın l. ve 2. mektubu, Yahuda’nın mektubu ve Esinleme (Vahiy) kitabi.
Muratori Kanunu'nun söz etmediği tek İncil kısımları İbranilere mektup,
Yakup’un mektubu, Petrus'un 2. mektubu ve Yuhanna’nın 3. mektubudur. Bu yazıların
listede bulunmamasının nedeni bilinmiyor; belki Muratori Kanunu'nun bazı
yerlerinin yırtılmış ve eksik olduğundandır. Ayrıca ilk dört yüzyılda bazı
Mesih İnanlıları’nın İbranilere mektubu, Yakup’un mektubunu, Petrus'un ikinci
mektubunu, Yuhanna’nın ikinci ve üçüncü mektuplarını ve Yahuda’nın mektubunu
hemen kabul etmedikleri bilinmektedir.Buna rağmen bu altı mektup her zaman
Mesih İnanlıları’nın çoğunluğunca kabul edilmiştir.İncil'in diğer kısımlarına
gelince, bunlar Mesih İnanlıları tarafından başlangıcından beri Allah’ın Sözü
olarak tanınmışlardır. M.S. 180 yılında ünlü Mesih İnanlısı yazar Ireneyus,
İncil'in Matta, Markos, Luka ve Yuhanna kısımlarından söz ederek şunları
yazmıştır: "Nasıl içinde yaşadığımız dünyanın dört bucağı..varsa, ve nasıl
kilise bütün yeryüzüne yayılmışsa böylece İncil'in her yünden ölümsüzlük getiren ve
insanların hayatını yeniden alevlendiren dört
direği olması doğaldır. İncil imanlılar
topluluğunun direği, temeli, hayat venefesidir. Bundan anlaşılır ki,
her şeyin mimarı olan. Ve
bütün şeyleri bir arada tutan Allah’ın Sözü
insanlara açıkça görünüp bize İncil'i dörtlü
olarak vermiştir; İncil’in bu dört kısmı Allah’ın Ruh'uyla bir arada tutulmaktadır." Bundan
görülür ki İlk Mesih İnanlılar Matta, Markos, Luka ve Yuhanna’nın kitaplarına
'İnciller' değil, İncil' derlerdi (Grekçe'de İncil terimi müjde demektir.);
bu dört kısım da "Matta'ya göre İncil (müjde)", "Markos'a göre
idi (müjde)" v.b. olarak tanınırdı. İncil'in bu ilk dört kısmı İsa
Mesih'in dünyaya getirdiği müjdeyi anlatmaktadır. Matta, Markos, Luka, Yuhanna,
Elçilerin (Resullerin) İşleri kitabi, Pavlus’un ve diğer elçilerin
(havarilerin) mektupları ve Vahiy kitabi, toplu halinde 'Yeni Ahit (Antlaşma)“
diye adlandırılmıştır. Türkçe de Yeni Ahit’in tümüne İncil de denilir. Tekrar
belirtilmeli ki, İznik Konseyi, ne İncil'in metnini tahrif etti, ne de
insanlara sahte İncilleri zorla kabul ettirdi. İsa’nın Tanrılığına gelince,
önceden gösterdiğimiz gibi İznik Konseyi yeni bir inanç uydurmamıştır. Zaten
ilk yüzyıllarda Mesih İnanlıları veya Hıristiyanlık adini taşıyan hiçbir din
akımı, İsa Mesih’in sadece bir insan olduğuna inanmazdı; bu, İsa’yı kabul
etmeyen Yahudilere, putperestlere ve daha sonra Müslümanlara özgü bir inançtır.
Aryus'a "İsa sadece bir insandır. Allah’ın kulu ve peygamberidir"
gibi sözleri atfedenler, bu sözleri kendi kafalarından uydur- maktadırlar.
İznik Konseyine katılan Evstatyus, Atanas ve Sezariyeli Evsebyus, konsey
hakkında tek tarihsel kaynaklardır. Ne onların ne de Aryus'un eserlerinde
İncil'in değiştirilmesi ya da İsa Mesih'in sadece insan olması konusunda bir
şey belirtilmemiştir. Aryus'un kendisi M.S. 327 yılında İmparator Konstantin'e
yazdığı mektubunda şunları söyledi: "Tek Allah'a.her şeye gücü yeten
Baba'ya inanıyoruz: Ve O'nun Oğlu, Allah'ın sözü olan Rab İsa Mesih'e inanıyoruz.O Rab ki, bütün devirlerden önce Baba 'dan doğruldu.
Kendi aracılığıyla hem gökteki, hem yerdeki
her şey meydana geldi, Kendisi aşağıya indi insan bedeni aldı, sıkıntı çekti ve ölümden dirildi, göğe çıktıve dirilerle
'ölüleri yargılamaya tekrar gelecek. Ve
Kutsal Ruh'a bedenin dirilişine, gelecek devrin hayatına, Allah'ın göksel egemenliğine ve yeryüzünde bir ucundan öteki ucuna kadar uzanan bir tek evrensel iman İmanlılar topluluğuna inanıyoruz. Bu inançları kutsal İncil'in ilk dört kısmından aldık; orada Rab İsa öğrencilerine şöyle
söyledi: 'Gidin, bütün uluslara öğretin, onları
Babà, Oğul ve Kutsal Ruh dıyla vaftiz edin. (Matta 28:19). Eğer biz bütün evrensel
imanlılar topluluğu ve her yönden güvendiğimiz
Kutsal Yazıların öğrettiği gibi
böyle inanmaz. Baba. Oğul ve Kutsal Ruhg'u kabul etmezsek, Allah, hem şimdi, hem gelecek olan hüküm gününde (kıyamette) Yargıcımız. olacaktır. "'
Şurasını söyleyelim ki, dikkatle düşünmeyen bugünkü Mesih İnanlıları’nın
birçoğu Aryus'un bu amentüsünü yüzde yüz
kabul ederler! Aryus bizim inandığımız
ayni İncil’e inanıyor, İsa’nın Tanrılığını da kısmen kabul ediyordu. Yalnız
İsa’nın başlangıçsız olmadığına, yani yaratıldığına inanıyordu. Bu çok yanlışbir inanç olduğu için İznik Konseyi haklı olarak onu reddetti.
İşte, sayınokuyucular, gerçekler ortada. İncil tahrif edilmemiş, değiştirilmemiştir. İsa’nın Tanrılığı inanç, İznik Konseyinde uydurulmuş değil, her devirde
bütün Mesih İnanlılarınca benimsenmiştir. Sizleri İncil'i açık fikirle
inceleyip İsa’nın kim olduğunu araştırmaya davet ediyoruz.
|