KADINCA
Ana Sayfa Künye Biz Kimiz Bize e-posta gönderin Abonelik
İlginç Seri
Aktüel
Sizin Sayfanız
Gündem
Arşiv
Çeşitli Siteler
Kilise Adresleri



KADINCA

Gelin ve Kaynana

Tanrının Kadına verdiği Değer

İsa Kadın Haklarınısavunandır

Bekarlık

İyileşen Kadın

Kürtaj

Evlilik ve Aile



 

 

 

 

 

 

BOŞANMA

Boşanma konusu bugün dünya üzerindeki aileleri oldukça etkileyen bir konudur. Bu konuyu ele aldığımızda öncelikle evliliğin ne olduğunu bir kez daha gözden geçirmemiz gerekmektedir. Evlilik Allah’ın bakış açısına göre nedir? İşte, önemli olan bu noktadır. Allah’ın bakış açısı oldukça nettir. Evlilik, Mesih İsa’da olan yani samimi bir biçimde Hıristiyan olan bir kadınla bir erkeğin Allah önünde birleşmeleridir. Bu birleşme ömür boyu sürecek bir birleşmedir. Tek eşli bir biçimde sürdürülmesi gerekmektedir. Burada Allah’ın “bir beden olacaklar” ifadesi bu iki kişinin fiziksel, duygusal, ruhsal anlamda birliktelikleri demektir:

“Bunun için insan anasını ve babasını bırakacak, ve karısına yapışacaktır, ve bir beden olacaklardır.” Tek. 2:24

Artık bu evliliğin gerçekleşmesi demek bu iki kişi arasında hiç kimsenin bulunmaması demektir. Özellikle anne ve babalar bu çiftten saygı ve sevgi görecekler ama çiftin özel hayatına karışmayacaklardır. Çünkü Allah’ın buyruğuna göre sağlıklı olanı budur. Kendi başlarına artık Allah’ın buyruğu olan bu evliliği ömür boyu götüreceklerdir.

Rab’bimiz Mesih İsa’dan boşanma hakkında soru sorulduğu zaman evlilik konusunda ömür boyu olduğu şeklinde cevap vermiştir. Şimdi bu bölüme birlikte bakalım:

“İsa şöyle yanıtladı: Başlangıçta Yaradan onları erkek ve dişi olarak yarattı diye hiç okumadın mı siz? Sonra ekledi: Bu nedenle, insan babayı ve anneyi bırakıp karısına bağlanacak, ikisi bir tek beden olacak. Öyle ki, bundan böyle iki ayrı kişi değil, ama bir bedendirler. Onun için, Allah’ın birleştirdiğini insan ayırmasın.”Mat. 19:46

Burada Mesih İsa öncelikle onlara ilk yaradılışı hatırlatmış ve bu yaratılışta Allah’ın insanı dişi ve erkek olarak yarattığını dile getirmiştir. Zaten bu hatırlatmada bile Allah’ın evlilik için ideal anlamdaki bakış açısının ne olduğu görülmektedir.  Bu noktadan “Allah’ın birleştirdiğini insan ayırmasın” diyerek bu birleşmenin ayrılmaz bir birleşme olduğu noktasına gelmiştir. Yani samimi bir Hıristiyanın evliliğinde çok büyük bir dikkatle birbirlerini seçen çiftlerin ayrılma düşünmeksizin birlikteliği söz konusudur. Yani, Hıristiyanlık inancında bir Hıristiyanın evliliği‘olmazsa olmaz’‘yürüdüğü yere kadar’, evlenmek haksa boşanmak ‘helal’ gibi sözler üzerine kurulamaz.

Bütün bu buyruklara karşın insanın günahlılığı bazen böylesine dikkatle başlanması gereken ve yaşam boyu sürmesi gereken evliliği kötü bir noktaya getirebilir. İşte bu durum Allah’ın arzulamadığı, O’nun istemine uymayan bir durumdur. Çok çok özel ve zor durumlarda boşanma konumuna kadar gelinebilir. Ama bu Allah’tan insana verilmiş bir haktan değildir. Aksine insanın günahlılığının ortaya çıkardığı ve çok çok istisna olan acı bir durumdur. O zaman boşanma konusu dünya gündeminde bu kadar yaygın acaba Kutsal Kitap boşanma konusunda ne öğretmektedir?

1. KUTSAL KİTAP BOŞANMA KONUSUNDA NE ÖĞRETİYOR?

Kutsal Kitap’ta Malaki peygamberi okuduğumuz zaman Allah’ın boşanmayı hiç sevmediğini görebiliriz:

“Çünkü İsrail’in Allah’ı RAB diyor: Ben boşanmadan, ve esvabını gaddarlıkla örten adamdan nefret ederim, orduların RABBİ diyor; bunun için ruhunuzu sakının da hainlik etmeyin.”   Mal. 2:16

Bu ayete baktığımızda Allah’ın boşanmaya bakış açısı oldukça nettir. Artık bu net bakış açısının üstüne boşanmaya ilişkin Allah’ın başka bir açıklamasını beklemek söz konusu bile edilemez. Bunun dışında yalnızca insanın günahlılığından kaynaklanan sorunlara cevap olsun diye çok özel durumlarda boşanmanın bir sebep olarak söz konusu olabileceği gözlemlenmektedir. Allah’ın hoşuna gitmeden yalnızca günah gerçeği nedeni ile. Musa Peygamber’in boşanma konusuna değindiğini görmekteyiz. Özellikle onun bu değinmesi boşanmanın getireceği kötü sonuçları ortadan kaldırmaya yöneliktir. Aşağıda göreceğimiz metin daha çok yeniden evlenme üzerinedir:

“Bir adam bir kadın alıp onunla evlendiği zaman vaki olacak ki, onda utanılacak bir şey bulduğu için, kadın onun gözünde lütuf bulmazsa, onun için boş kağıdını yazacak, ve onun eline verecek, ve onu evinden gönderecektir. Ve evinden ayrıldıktan sonra kadın gidip başka bir erkeğin karısı olabilir. Ve sonraki adam da ondan nefret ederse, ve onun için boş kağıdını yazarsa, ve onun eline verip onu evinden gönderirse; yahut onu kendisine karı olarak almış olan sonraki adam ölürse; onu göndermiş olan evvelki kocası, kadın murdar edildikten sonra, onu kendisine karı olarak tekrar alamaz; çünkü RABBİN önünde bu mekruh bir şeydir; ve Allah’ın RABBİN sana miras olarak vermekte olduğu memlekete suç işlettirmeyeceksin.”  Tes. 24:1

Burada boşanma işlemi için evlenme işleminin tam tersinin yapıldığını görüyoruz. Yalnız boşanma için “utanılacak bir şeyi bulunması”sözü bir neden olarak gösterilmektedir. Kutsal Yazılar bu konuda özel olarak bir açıklamada bulunmamakla beraber bu “utanılacak şeyin”gerçekten önemli bir şey olduğunu vurguluyor. Bunun ölüm cezasına kadar gittiği görülürse, o zaman bu utanılacak şeyin aleni bir zina olduğu anlaşılıyor. Yalnız bu “utanılacak” cinsel davranışta gerçekten yüzsüzlük, utanmazlık yattığı belli oluyor. Çünkü tamamen aleni bir davranış sonucunda, tanıklarla belirlenmiş bir zina suçu kişiyi ölüme kadar götürüyor.

Özellikle bu yasada kadının korunmasının amaçlandığını görmek mümkündür. O dönemin toplum yapısı yine göz önünde bulundurularak ayetler incelenmelidir. İlk kocanın kadını göndermesi durumunda, kadının bir başka erkekle evlenmesi ve bu erkeğin de onu bırakması kadının yeniden ilk eşine dönebilmesini tamamen ortadan kaldırıyor. Demek ki, bu noktada ilk kocanın karısını kolayca evden atabilmesine bir set çekilmek isteniyor. Kocanın bir öfke sonucu böyle bir işe kalkışması önlenmek isteniyor. Bugün tarihe baktığımızda, o dönemin sosyal yapısı içinde gerçekten de bir bayanın kendi başına yaşamasının ne denli zor olduğunu görüyoruz. Burada kadının boşanma sonucu eline verilen imzalı kağıt kadına yeniden evlenme özgürlüğü veriyor. Böylelikle kadın toplum içinde korunmasız ve yalnız başına kalmıyor. Mişna’nın açıklamasına göre boşanma sertifikası “herhangi bir adamla evlenebilir” şeklinde kadına bir özgürlük vermektedir. Ama kadının başka bir adamla evlenmesi yeniden eski kocasına dönmesini tamamen engellemektedir.

Aslına bakılırsa ve o günün koşulları da değerlendirilirse bu yasa kadın için bir korunma yasası olmuştur. Kocanın eşini kolay bir biçimde boşaması engellenmiş, aynı zamanda boşama gerçekleşirse kadına yeniden istediği bir kişi ile evlenebilme şansı tanınmıştır. Başından bir evlilik geçtiğine göre kadın zaten bakire değildir. Ama boşanma sertifikası o dönemde kadın için bakirelik kadar önemli bir belgedir. Çünkü bu belge yeniden kurabileceği yuvanın bir garantisi olmaktadır. Kadın toplum içinde yalnız başına itilmiş bir biçimde bırakılmamıştır. Ona ciddi olarak yaklaşılmasını emir.

Boşanmanın Allah istemi olmadığını gördük. Bu olay insanların kendi günahlarından ötürü geldikleri çok zor noktada ancak belli şartlara bağlı bir sibop olarak değerlendirilmelidir:

“İsa, siz katı yürekli olduğunuz için Musa eşlerinizi boşamanıza izin verdi dedi.”  Mat. 19:8

Boşanma günümüzün çok büyük sorunlarından biridir. Özellikle, endüstriyelleşmeyi tamamlamış ülkelerde zengin ama çalışmaya köle olmuş ailelerde bu durum daha da yaygındır. Kutsal Kitap’ta boşanmaya giden bütün yollar Allah planına göre kapatılmıştır. Ancak çok özel durumlarda insanın günahının getirdiği nokta boşanmayı gündeme getirmektedir. Bu noktada insanın en az yara alacağı biçimde boşanmanın gerçekleşmesi için Kutsal Kitap bazı görüşler öne sürmüştür.

2. KUTSAL YAZILARDA BOŞANMAYI GEÇERLİ KILACAK NEDENLER VARMIDIR?

Allah’ın boşanmadan hoşlanmadığını artık öğrenmiş bulunuyoruz. Ama her şeyi çok iyi bilen ve önceden gören Yüce Allah, günahın getireceği bazı özel durumlarda ne yapılması gerektiği konusunda da insanını aydınlatmıştır. Kutsal Yazılar’a göre kapalı bulunan boşanma yolunun yalnızca iki istisnası bulunabilir. Şimdi bu istisna durumları birlikte görelim:

a) Evlilik kurumuna sadakatsizlik

Burada Ferisi’lerin Mesih İsa’yı zor durumda bırakmak için bu konuyu gündeme getirdiklerini görüyoruz. Burada Mesih İsa’nın verdiği cevap Yeni Antlaşma’da Allah’ın konu üzerindeki görüşünü vermektedir:

“Kendisine yaklaşan bazı Ferisiler O’nu sözle tuzağa düşürmeye çalışarak, ‘Kişinin herhangi bir nedenle karısını boşaması yasal mıdır?’diye sordular. İsa şöyle yanıtladı:’Başlangıçta Yaradan onları erkek ve dişi olarak yarattı diye hiç okumadınız mı siz?’ Sonra ekledi: ‘Bu nedenle, insan babayı ve anneyi bırakıp karısına bağlanacak, İkisi bir tek beden olacak.’ Öyle ki, bundan böyle iki ayrı kişi değil, ama bir bedendirler. Onun için, Allah’ın birleştirdiğini insan ayırmasın.’ Ferisiler sordular: ‘öyleyse Musa neden, erkek kadına boşanma kağıdı verip onu salıversin’ yolunda buyruk verdi? İsa, ‘Siz katı yürekli olduğunuz için Musa eşlerinizi boşamanıza izin verdi’ dedi, ‘Ne var ki, başlangıçta durum bu değildi. Size diyorum ki, her kim zinadan başka bir nedenle karısını boşayıp başkasıyla evlenirse zina etmiş olur.’ Öğrencileri, ‘Erkeğin eşiyle ilişkisi böyle olacaksa hiç evlenmemek daha iyi ‘dediler. İsa, ‘Herkes bu sözü yüreğine sığdıramaz’ diye yanıtladı,’Sadece kendilerine bu yetki Allah tarafından verilenler sığdırabilir. Çünkü kimisi daha doğuştan evlenme yeterliğini taşımaz. Kimisi ise insanlar tarafından evlenemeyecek duruma getirilir. Kimisi de göklerin hükümranlığı için kendilerini evlenmekten uzak tutarlar. Bunu yüreğine sığdırabilen sığdırsın.”   Mat. 19:312

Boşanma konusu Yahudi din grupları tarafından oldukça tartışılan bir konuydu. Zaten bu nedenle Ferisiler Mesih İsa’nın bu konuda ne diyeceğini merak etmişlerdi. Tesniye 24:14’de geçen “utanılacak şeyi bulunmak” sözü yeterince açık olmadığı için Yahudi gruplarının bakış açısı da oldukça birbirinden farklıydı. Örneğin Hillel’i izleyen gruptakiler, kadının kocasının hoşuna gitmeyen herhangi bir durumda boşanabileceğini söylüyorlardı. Eğer kadın iyi yemek pişirmiyorsa ve kocasını bu konuda yeterince hoşnut edemiyorsa bu bir boşama nedeni olabilirdi.

Shama’yı izleyenler ise bunun ancak gerçek şahitlerin tanıklığında aleni bir zina sonucu söz konusu olacağını savunmaktaydılar. Yani boşanmanın gerçekleşmesi için güvenilir şahitlerin tanıklığı ile bir zina olayının olması gerekmekteydi. Ferisiler, Mesih İsa’yı bu noktada sınıyorlardı. Acaba Mesih İsa Hillel grubu gibi liberal bir kişi mi, yoksa Shama grubu gibi oldukça tutucu bir kişi mi?

Aslında bu soruları sorarken Ferisi’lerin kafasında başka bir senaryo da söz konusu olabilirdi. Mesih İsa bu soruların sorulduğu  zaman Kral Herod Antipas’ın bölgesindeydi. Vaftizci Yahya bu kralın yaptığı uygunsuz evlilik üzerine konuştuğu için tutuklanmış, sonra da öldürülmüştü. Belki İsa Mesih boşanma konusu üzerinde konuşurken Kral Herod’un bu uygunsuz evliliğine de göndermelerde bulunacak ve böylelikle tutuklanacaktı. Gerçekten oldukça büyük bir tuzak söz konusuydu.

Yahudi Kral Herod Antipas, karısını kardeşi Filip’in karısı olan Herodias ile evlenmek için boşamıştı. Herodias da Kral Herod’la evlenebilmek için Filip’ten ayrıldı. Bu herkesin yakından bildiği bir skandaldı ve üstüne üstlük bu uygunsuzluğu eleştiren Vaftizci Yahya’yı da tutuklatmış ve öldürmüştü. İşte durum bu kadar ciddi bir durumdu.

Mesih İsa bütün bu tuzaklara dokunmadan oldukça net bir cevapla konuya aydınlık getirdi. Mesih İsa’nın hatırlatmasına göre, Allah başından beri karı ve kocanın ayrılmaksızın bir evlilik yaşamı sürdürmelerini arzuluyordu. Allah’ın birleştirdiğini insan ayırmasın diyerek bu konuya netlik getirmişti.

Bu cevap üzerine Ferisiler o zaman neden Musa’nın Tesniye 24:14’te boşanmaya izin verdiğini sordular. Aslında Musa boşanma konusunda bir buyruk vermemişti. Aslında Kutsal Yazılar’da boşanmaya ilişkin özel bir buyruk bulunmamaktadır. Mesih İsa’nın bu konuya işaret etmesinin nedeni çok çok özel konumlarda bir uzlaşma sağlanması içindir. Çünkü insanlar evlilik konusunda da kendi yollarına gitmişler ve Allah’ın konu üzerindeki arzusunu reddetmişlerdi. Özellikle Ferisiler Allah’ın bir uzlaşma sağlansın, bu konudaki sorunlar hallolsun diye sunduğu yolu bir emir olarak ortaya koymaya başlamışlardı. Musa’nın bir yazılı sertifika verilmek suretiyle boşanma krizini aşmak için sunduğu çözüm ne yazık ki birçok Yahudiler tarafından her erkek istediği zaman eşini boşar şeklinde bir anlayışla değişmişti.

Mesih İsa bir çok konuda antlaşmayı yenilerken yanlış anlaşılmış ve yanlış anlayış üzerinde devam etmekte olan bu boşanma sertifikası olayını ortadan kaldırmıştır:

“Size diyorum ki, her kim zinadan başka bir nedenle karısını boşayıp başkasıyla evlenirse zina etmiş olur.”  Mat. 19:9

Evliliği bozma konusuna bu kadar karşı olan Allah acaba neden buna bir tek istisnada bulunmuştur? Evlilik, Allah’ın gözünde erkek ve dişinin kutsal beraberliği, birlikteliğidir. Adeta yarım elmanın kendisini tamamlamasıdır. Yaşam boyu sürecek bir birlikteliktir, bir bütünleşmedir. Ruhsal ve bedensel iç içe geçmedir. Tek bir insan olan bu iki kişinin arasına eğer üçüncü bir şahsın girmesine izin veriliyorsa, Allah’ın evlilikte bizlere sunduğu iyi ve güzel amaç ortadan kalkmaktadır. Bu kutsal beraberlik arasına adeta bedene ait olmayan bir parçanın eklenmeye çalışılması gibi girmiştir. Bildiğimiz gibi Allah’ımız sadıktır ve sadakate çok önem vermektedir. Kendi yarattığı insanı ile yaptığı antlaşmaya  asırlar boyunca sadık kalan bir Allah’tır ve bizden de aynı şeyi bekleyerek evlilik kurumunu bu sadakat temeli üzerine kurmuştur. Bizim kusursuz olmadığımızı biliyor. Zaten bu nedenle birçok konuda bize yeterince hoşgörü göstermektedir. Ama bir aile düzeninin bozulmasına yol açabilecek şekildeki isyanlarımıza göz yummamaktadır. Evliliğe karşı sadakatsizlik terimi eski Grekçe’de“porneia” olarak geçmekte ve her çeşit aykırı cinsellik, cinsel sapkınlık, cinsel anlamda kötü davranış bu terim altında toplanmaktadır. Evlilik dışı ilişki zinadır.

Yalnız bu boşanma istisnası da evliliği onarabilecek yollar denenmeksizin uygulanmamalıdır. Diyelim ki, eşlerden biri büyük bir sadakatsizlikle zina yaptı. Bu büyük günaha düştü. Bu hemen o gün boşanma anlamına gelmemelidir. Çünkü insan bir takım fırsatları kendi çıkarı doğrultusunda kullanabilir. Buna fırsat vermemek gerekmektedir. İnsan olarak dikkatli olmalıyız. Bir gün olmadık zamanda Şeytan’ın vesveselerine kanıp yoldan çıkmamız söz konusu olabilir. İncil bu nedenle sürekli olarak imanlıları uyarıp durmaktadır:

“Bu nedenle sağlam durduğunu sanan düşmemeye dikkat etsin”  1. Ko. 10:12

Demek ki, düşebilme durumu bazen bizi köşede beklemektedir. Belki bu günaha düşen eş yaptığı hatanın bilincine varacak, tövbe edecek ve her zamankinden daha da sadık bir eş olabilecektir. Bu nedenle böylesine büyük bir problem iyice görüşülmeli, konuşulmalı ondan sonra yapıcı adımlar atılmalıdır. Ama taraflardan biri bu zinayı alışkanlık haline getirir, yoldan tamamen çıkar ve ailenin düzeni allak bullak hale gelirse, işte bu noktada artık boşanma bir istisna olarak gündeme gelmektedir. Bu hemen o gün boşanma anlamına gelmemektedir.

b) Eğer imansız olan eş boşanmada ısrar ederse

Pavlus’un boşanma konusuna istisna olarak gösterdiği ikinci neden ise imansız olan eşin boşanma konusunda çok ısrarlı olmasıdır. Korintos’taki imanlılar bu konuya ilişkin sorular sormuşlardı ve Pavlus İncil’deki Korintoslular’a mektubunda bu sorulara cevaplandırdı:

“Geriye kalanlara Rab değil, ben söylüyorum: Eğer bir kardeşin iman etmeyen karısı varsa ve kadın onunla yaşamayı uygun buluyorsa, kardeş onu boşamasın. Bunun gibi, bir kadının iman etmeyen kocası varsa ve bu erkek onunla yaşamayı uygun buluyorsa, kadın onu boşamasın. Çünkü iman etmeyen erkek karısı nedeniyle kutsanır. Bunun gibi, İman etmeyen kadın da o kardeş nedeniyle kutsanır. Yoksa, çocuklarımız kutsanmış olmazdı. Ama şimdi kutsaldırlar. İman etmeyen kişi boşanmayı yeğliyorsa boşansın. Böyle durumlarda kardeşin ya da kız kardeşin yükümlülüğü yoktur. Çünkü Allah bizi barış içinde yaşamaya çağırdı. Ey kadın! Kocanı kurtaracağını nasıl bilebilirsin? Ya da, ey koca! Karını kurtaracağını nasıl bilebilirsin? Ancak herkes Rab’bin kendisine sağlayışı oranında ve Allah’ın çağırdığı koşullar içinde yaşasın. Tüm kilise topluluklarında verdiğim yönerge budur.”  1. Ko. 7:1217

O dönemde bazı öğretişler bir samimiHıristiyanın imansız bir kişi ile yaşayamayacağı üzerineydi. Pavlus, bu nedenle burada bu görüşün Allah’ın olmadığını, aslında imansız da olsa imanlı eşin aileyi bozmadan yaşamını sürdürmesinin büyük bir bereket olduğunu vurgulamaktadır. Yani öncelik her ne koşulda olursa olsun ailenin korunmasını sağlamaktır. Günümüzde istediğimiz kadar çağdaş olalım yine ailenin önemini yadsımak mümkün değildir. Dünyanın temelinde aile Allah’ın koyduğu yer ve değer dünyanın sonuna dek devam edecektir. Bu nedenle İncil’in müjdesine iman etmeyen bir ailede eşlerden birinin iman etmesi aslında eşini ve ailesini  bırakması gibi bir sonuç getirmemektedir. Aksine eşlerden birinin imanlı yaşantısı hem kendisine hem aileye büyük bir bereket olacaktır.

Ancak bunun bir istisnası vardır. İncil’de toplumsal gerçekler göz ardı edilmemiştir. Bazen inanan eşe karşı diğer eşin tutumu sertleştikçe sertleşir. İmanı olmayan eş “İncil okur, kiliseye gidersen seni boşayacağım, sen gavur oldun, Hıristiyanlık’tan dönmezsen çocukların yüzünü bile göstermeyeceğim” şeklinde büyük bir baskı hatta dayakla bile karşı karşıya kalır. Ülkemizde bu baskı özellikle hanımlar için daha çok söz konusu olmaktadır. Böyle bir durumda eşler sürekli olarak sabra ve duaya davet edilir. Allah bu tarz karşı çıkmaları çok iyi bilmektedir. Kendi sözü bizim için Mesih İsa’da yeryüzündeyken aynı baskı ve eziyetleri çekmiş, hatta haça kadar gitmişti. Bu nedenle böylesine baskı gören imanlı eş ister kadın olsun ister erkek olsun sabırla, dua ile, anlayışla ve her şeyden önemlisi sevgi ile ailesini korumaya devam etmek durumundadır. Bu adeta Mesih’te olan imanının bir gereğidir ve bir ibadet ruhu ile katlanılırsa ancak dayanılabilir. Ama bütün bunlara rağmen eğer imansız eş bırakır gider, boşanma davası açar ve boşarsa, işte o zaman imanlı eş için bir sorumluluk bulunmamaktadır. İmansız eş eziyet ediyor diye boşama hakkı imanlı eşe verilmemiştir. Bu yine Hıristiyan inancının aileye verdiği önemi çok güzel bir biçimde vurgulamaktadır.

İmansız eşin boşaması durumunda, imanlı eşin yükümlülüğünün olmaması konusuna gelinceye dek şu iki aşamayı yerine getirmesi gerekmektedir:

Birinci: İmanlı taraf bu boşanmada hiçbir rol oynamamalıdır. Ailesini kurtarmak için elinden geleni yapmalı ve yukarıda dediğimiz gibi sevgide ve saygıda kusur etmemelidir. İmanlı eşin istediği tek şey  inancına karışılmaması ve ibadetine engel olunmamasıdır. Eşine onu  sevdiğini, saydığını söylemeli ve onu anladığını ifade etmelidir.

İkinci: Eğer imansız taraf boşanmayı istiyor ve ısrar ediyorsa ve özellikle bu konu artık aile huzurunu iyice bozuyor, ailenin fertlerinin esenliğini kaçırıyorsa, esenliğin korunması ve daha kötü sonuçların çıkmaması için imanlı taraf, imansız tarafın açtığı boşanma davasının noktalanmasına izin verebilir. Zaten birçok örnekte görüldüğü gibi bu noktaya kadar gelmiş evlilikler, imanlı taraf hayır dese de uzun uzun mahkemelerin olmasına, ailenin iyice yaralanmasına ve büyük tatsızlıkların  yaşanmasına sahne olmaktadır.

Bu ikinci noktada da boşanma bir emir değil, son noktada uygulanabilir ve birçok sorunu engellemek için bir uzlaşma çıkışıdır.

Acaba zina ve imansız eşin ısrarla boşanmaya gitmesi gibi çok özel sorunlar dışında boşanma için başka istisnalar söz konusu mudur? İnsan günahlı bir benliğe sahip olduğuna göre kendisine öldüresiye eziyet eden bir kocaya karşı kadın kendisini korumak maksadıyla boşanabilir mi? Bu ve benzeri birçok sorun günahlı benliklerin bir sonucu olarak karşımıza çıkacaktır. Acaba o zaman inanlı kişinin tavrı ne olacaktır? Evliliği sadece aralarında bir antlaşma olarak niteleyen ve öğretenler vardır. Bazen eşlerden biri bu antlaşmayı bırakıp giderse evlilik kendiliğinden bozulmuştur şeklinde bir sonuç çıkartmaktadırlar.

Kutsal Yazılar’da her özel durum için bir cevap bulmak ve hatta bu cevabı beklemek yanlıştır. Çünkü Kutsal Yazılar her şeyden önce insanın Allah’ın istediği yolda yürümesi için gerekli standartları ve birçok duruma uygulanabilir ana konuları dile getirmektedir. Birçok konuya yetebilecek ve birleştirildiğinde Allah görüşünü sağlayacak kadar çok noktalar verilmiştir. Önemli olan bu noktaları bir araya getirip Allah yaşamı tablosunu sergileyebilmektir.

Her şeyden önce Hıristiyan evliliği bir kira kontratı değildir. Taraflardan birinin çekip gitmesi, ya da evlilikten hoşnutsuz kalıp evliliği bırakması ile evlilik sonuçlanmış olmaz. Evlilik, buraya kadar irdelediğimiz konulara göre Allah önünde büyük bir kararlılıkla çıkılan, yaşam boyu sürecek bir birlikteliktir. Dayak gibi, kavga gibi ya da insanın günahlı doğasından kaynaklanan birçok eksiklikler çıktığında Allah yolundan sapmadan uygulanabilecek bazı yollar vardır. Örneğin; imanlı bir ailede her şey sütliman olacak diyemeyiz. Zaman zaman insansal doğamızın ve eski benliğimizin etkisinde birbirimizi incitebiliriz. Ama bunlar had safhaya geliyorsa, eşlerin bir müddet diğer olgun imanlı kardeşlerin (bu kişilerin özellikle imanlı bir aile yaşantısına sahip evli kişiler olmalıdır) denetiminde bir süre ayrı kalmaları salık verilmektedir. Bu ayrı kalış süresi sürekli olarak imanlı ailelerce çevrelenmeli ve korunmalıdır. Kilise liderlerinin özel danışmanlığı da bu dönemde çok önemlidir. Özellikle bu ayrı kalış süresi cinsel anlamda eşlerin zinaya düşmesi, başka günahlara yönelmesi gibi bir süreç değildir. Evlilikleri hakkında yeniden Kutsal Yazılar doğrultusunda donatılmaları, dua ve yalvarışla Allah önünde O’nun Kutsal Ruhu’ndan aydınlanmaları ve evlilik yaşamlarına yenilenmiş olarak dönebilmeleridir.

Bu kısa süreli ayrı kalma özellikle kocalarından eziyet gören hanımlar için çok önemli ve kaçınılmazdır. Eğer koca Mesih İsa’ya iman ettiğini söylediği halde bu eziyeti yapıyorsa, kilise bu konuda hanımını koruma altına alacak ve bu sorun ortadan kalkana dek konuyla ilgilenecektir. Eğer imansız eş bu duruma neden oluyorsa, kilise bu kişiyle tatlı tatlı konuşmayı deneyecek; eğer başarılı olmuyorsa, kanuni yaptırımlarla imanlı eşi koruma altına aldırmaya yardımcı olacaktır.

Görüldüğü gibi Yeni Antlaşma, gerçekten insanların dünyadaki yaşamlarını esenlik ve huzur içinde, Allah’a ait olarak geçirmelerini sağlamak için tek yoldur. Gerçektir. Kaynak, evrenin sahibi olan Yüce Allah olduğuna göre en doğrudur. Allah’a göre aile çok önemlidir. İmanlı aile çok önemlidir.

3. BOŞANMAMIŞ BİR KİŞİ YENİDEN EVLENEBİLİR Mİ?

Yukarıda değindiğimiz gibi boşanma, Hıristiyan anlayışına göre, olmaması gereken ve bu nedenle mümkün olduğunca engellenmeye çalışılan bir durumdur. Bununla birlikte çok zor ve özel durumlarda boşanma olayını yaşayan kişilerin yeniden evlenmesi de bir başka konudur. Bu konu da Hıristiyanlar tarafından farklı olarak değerlendirilmektedir.

Bir kesim Hıristiyan, Mesih İsa’nın hem boşanmayı yanlış hem de boşanmadan sonra evlenmeyi de zina olarak değerlendirdiğine dikkati çekerek, boşanma sonrası yeniden evlenmeyi de reddederler:

“Denmiştir ki, ‘Kim karısını boşarsa ona boşanma belgesi versin’ Ama ben size derim ki, her kim karısını zina dışında bir nedenle boşarsa, onu zinaya itmiş olur. Her kim boşanmış bir kadınla evlenirse zina etmiş olur.”  Mat. 5:3132

“Size diyorum ki, her kim zinadan başka bir nedenle karısını boşayıp başkasıyla evlenirse zina etmiş olur.”    Mat. 19:9

Bu ayetleri kendi durumu içinde, yani, tarihsel ve kültürel unsurlarla değerlendirmemiz gerekmektedir. Mesih İsa’nın dünyamızda bulunduğu sırada birçok kişi beğendiği bir başka kişiyle evlenmek amacıyla boşanma yoluna gidiyordu. Yani aileyi parçalayan şiddetli geçimsizlik, aile içi sorunlar değil, yalnızca kişinin kendi zevk düşkünlüğüydü. Boşanma adeta yeni bir evliliğin habercisiydi ve bu hem YahudiGrek kültürü hem de Roma kültürü için doğal bir durumdu. Matta 19:312’de Ferisiler bu konu hakkında Rab Mesih’ten soruyorlardı. Mesih İsa’nın doğrudan bir cevap verdiğini görmüyoruz. Mesih İsa, bu soruyu soranların kendi uygulamalarını gözden geçirmelerini öneriyordu (Mat. 19:3). Aynı zamanda Allah’ın bakış açısına göre evliliğin sürekliliği ve Allah’ın birleştirdiğini insanın ayırmaması gerektiğini öğretiyordu.

Bundan sonra Mesih İsa, başka bir kişiyle evlenmek için kendi eşini boşamaya kalkan kişinin zina yaptığını vurgulamaktadır.Boşanmanın ancak zina gibi bir nedenle gündeme geleceğini bunun dışında evlilik kurumunun hiçbir nedenle yıkılmasına izin olmadığını öğretmektedir. Yeni Antlaşma’da zina kapsamı oldukça ince ayrıntıya kadar indirilmiştir. Bir kadına şehvetle bakmak bile zinadır. O zaman bu konuda bir erkeğin başkasına karşı olan ilgisinden ötürü eşini ihmal etmesi, ya da ilgisini başkası üzerinde toplaması, başkasına göz ucuyla bakması, bu konuda düşünmeye başlaması bile zinadır. Bu bakış açısında evlilik pamuk ipliğine bağlanmaktan korunmuş ve mümkün mertebe boşanma eşlerden birinin Allah korkusu olmaksızın gidip bir başkası ile ilişki kurması noktasında ve bunu inatla devam ettirme noktasında gündeme gelmiş olmaktadır. Burada dikkat çekilmesi gereken nokta şudur: zina dışında herhangi bir nedenden ötürü eşini boşayıp başka biriyle evlenen kişinin de zina suçu altına girmesine neden olmaktadır.

Kral Hirodes’le evlenmek için Herodya eşini boşamıştı. Bildiğiniz gibi kocası Kral Hirodes’in kardeşi Filipos’tu. İster resmi olarak boşanmış olsun, isterse olmasın bu tarz ahlaka aykırı böyle bir yaklaşımla yeni bir evliliğe başlamak Allah’ın kurduğu evlilik düzeninin ve evlilikteki amacının yüzde yüz dışındadır. Beğendiği kişiyi almak için birinin eşini boşaması ne kadar resmi bir boşanma olursa olsun Allah’ın gözünde zinadır.

O zaman başlangıçta sorduğumuz soruyu yineleyelim: “Boşanmış bir kişi yeniden evlenebilir mi?” Rab’bin bu konudaki açıklaması çok nettir. Evlilik Allah’ın onayladığı bir kurumdur. Hiçbir insansal neden bu evliliği ortadan kaldırmamalıdır.

Ama yukarıda değindiğimiz gibi, Mesih İsa’nın da açıkça söylediği şekilde eşlerden biri tarafından büyük bir sadakatsizlikle zinaya düşülerek yıkıma uğramış bir evlilik sonrasında terk edilen, sadakatsizliğe uğrayan eşin durumu ne olacaktır? Bu kişi yeniden evlenebilir mi? Burada şu noktalar üzerinde durmamız gerekecektir:

i) Mesih İsa bu istisna durumda yeniden evliliği engelleyecek şekilde bir öğretişte bulunmamıştır. Kendisine boşanmaya ilişkin sorular yöneltilmiş ve O bu sorulara karşılık olarak zina gibi çok derin bir günah dışında evliliğin bozulmasının mümkün olmayacağını dile getirmiştir. Eğer boşanma sonrası evliliğe ilişkin sorulsaydı O’nun düşünceleri yine aynı çizgide olacaktı. Yani yalnız kendi çıkar ve zevkini düşünen insanın evliliği bozması zina olduğuna göre, başka bir kişiyle evlenmesi, zinayı sürdürmesi anlamındaydı. Ama Allah’ın gösterdiği istisna olan, aile içi sadakatsizlik, yani zina sonucunda terkedilmiş eşin, imanlı biriyle yeniden evlenmesinde Allah’ın evliliğe bakış açısını geniş olarak değerlendirdiğimizde bir sorun görülmemektedir.

ii) Eski Antlaşma’da zina yapan eşe ölüm cezası verilmekte, diğer eşin ise yeniden evlenmesi salık verilmektedir:

“Ve başka birinin karısı ile zina eden, komşusunun karısı ile zina eden adam, hem o, hem kadın mutlaka öldürülecektir.” Lev. 20:10

“Eğer bir adam, başka bir adamın karısı olan bir kadınla yatmakta olarak bulunursa, o zaman kadınla yatan adam ve kadın, onların ikisi de öleceklerdir; ve  kötülüğü İsrail’den kaldıracaksın.”Tes. 22:22

Mesih İsa’nın günlerinde Yahudiler, Eski Antlaşma’da yazan bu yasayı, daha doğrusu ölüm cezasını uygulayamıyorlardı. Çünkü kendileri Roma yasaları altındaydılar. Ama Eski Antlaşma’daki bu yasalar bize zinanın evliliği ortadan kaldıran bir unsur olduğunu göstermeye yeterlidir. 

iii) Yahudi inancında boşanma sonucunda iki taraf yeniden evlenme hakkına sahipti. Dediğimiz gibi boşanma sudan sebeplere indirgenmiş ve özellikle hanımlar için adaletsiz bir hal almıştı. Mesih İsa, sadakatsizlik olan ve evlilik kurumunu derinden sarsan zina suçu dışında boşanmayı yasaklamıştı. Eski Antlaşma öğretisine göre zina evliliği tamamen fesh eden bir durum olarak görülmektedir. Yukarıda da gördüğümüz gibi ölüm cezası gibi bir cezayı da beraberinde getirmektedir. Yeni Antlaşma’ya göre Mesih İsa’nın bahsettiği bir zina durumu söz konusu olursa evlilik otomatik bir yok olma ile karşı karşıya kalmaktadır. Evliliğin kutsallığı, Allah’ın amacı yok olmaktadır. Bu nedenle boşanmaya gidilebilmektedir. Evlilik zina nedeniyle Allah gözünde bozulmuş olarak görüldüğü için sadakatsizliğe uğrayan eş için artık bir bağ kalmamış demektir. Bu da sadakatsizliğe uğrayan eş için yeniden evlenmeyi mümkün kılmaktadır.

Bu konu üzerinde kuşkusuz tartışmalar olmuştur. Mesih İsa’nın zina yüzünden boşanma sonucunda tekrar evliliğe müsaade etmemesi düşüncesi savunulmaktadır. Ama ayetler genel olarak değerlendirildiğinde, yalnızca zina olursa boşanma söz konusu olabilir, zinanın getirdiği zarara uğrayan ve evliliğe sadakatsizlik etmeyen eş için yeniden evlenebilmek söz konusu olabilmektedir. Ama zina dışında büyük geçimsizlik gibi durumlarda eşlerin belli bir süre ayrı kalmaları boşanma değil, ailenin yeniden yapılanabilmesi için verilen bir süredir. Bu süre içinde eşler birbirlerine sadakat yeminleri üzerinde durmak mecburiyetindedirler ve böylelikle evlilik her açıdan korunmuş olmaktadır. Eğer çiftlerden biri imanlı değilse ve bütün çabalara rağmen geçimsizlik yüzünden çekip gider ve imanlı eşi boşarsa yine aynı şekilde imanlı eş artık özgür kalır ve yeniden evlenebilme şansı doğmuş olmaktadır. Tesniye 24:14’te görüldüğü gibi Allah gerçekten insanın günahlı durumunu ve bu durumundan kaynaklanan yanlışlarını göz önünde bulundurmaktadır. Dünyada yaşayan kendi seçtikleri canların da ne gibi özel durumlarla karşı karşıya gelebileceklerini çok iyi bilmekte ve bazı istisna durumlara çözüm sunmaktadır.

iv) Evlilik çok doğal bir durumdur. (Bekar kalmak için çağrılanlar dışındaki kişiler için) Elçi Pavlus özellikle toplumdaki ahlaksızlıkların önüne geçebilmek için evliliğin değerini çok net belirlemiştir:

“Şimdi gelelim bana yazdığınız sorunlara: Erkeğin kadınla ilişki kurmaması iyidir. Ama zinadan sakınmak için her erkeğin kendi karısı, her kadının da kendi kocası olsun.”  1. Ko. 7:12

Bu ayetlerin hemen ardından evlenmemiş, dul kalmış ya da boşandığı halde evlenmemiş kadınlar için oldukları gibi kalmalarını önermiştir. Ama bu durumları kendileri açısından zor oluyorsa, özellikle cinsel arzuları kendilerini günaha teşvik ediyorsa, evlenmelerinin daha hayırlı olduğunu söylemiştir. Anlaşıldığı gibi bazı kişiler için evli olmamak denenmelere açık olmakla eş anlamlıdır. Bazen bu durum günaha götüren yol olur:

“Evli olmayanlara ve dullara şunu belirteyim: onların benim durumumda kalmaları pek iyi olurdu. Ama tutkularını alt edemeyenler evlensin. Çünkü evlenmek, için için yanmaktan yeğdir ,1. Ko. 7:89

Aynı bölümde elçi Pavlus imanlı olmayan eşi tarafından bırakılan imanlı eş için bir yükümlülüğün olmamasından bahsetmektedir. Bu eş böyle bir durumda artık özgür kalmıştır. İsterse olduğu gibi kalabilir ve iman yaşamını sürdürebilir. Ama eğer cinsel açıdan denenmelere tabi kalıyorsa, o zaman imanlı bir kişi ile yeniden evlenebilir:

“İman etmeyen kişi boşanmayı yeğliyorsa boşansın. Böyle durumlarda kardeşin ya da kız kardeşin yükümlülüğü yoktur. Çünkü Allah bizi barış içinde yaşamaya çağırdı.”  1. Ko. 7:15

4. İSTİSNA BİR KURAL OLABİLİR Mİ?

Kabullenir bir şekilde boşanmış bir Hıristiyanın yeniden evlenmesini öğretmek tehlikeli değil mı? Kutsal Yazılar, Tesniye 24:14’te boşanmanın getirdiği sonuçlar, bizim boşanmış bir Hıristiyanın yeniden evlenmesini öğretmemiz sonuçları da olmayacak mı? Eski Antlaşma’nın döneminde insanın günahı ne idiyse, Yeni Antlaşma döneminde de insanın günahı aynıydı. Burada gözden kaçırılmaması gereken nokta: Zina sonucu gelinen son noktada bir uzlaşma, bir çözüm sağlamaktır. Çözümsüz bırakılabilecek yüzlerce yaşam sorunu toplumsal dengeyi bozacaktır. Bu nedenle İncil, birçok sorunu çözümsüz bırakmamak için sorunların temelinde yatan gerçekler üzerinde gerekli aydınlatmayı yapmıştır.

Bu ve benzeri birçok noktada özellikle kilise liderlerine büyük bir görev düşmektedir. Allah bizlerden kendi hoşnut olduğu yaşam biçimlerini benimsememizi beklemektedir. Kendisine inananların ailelerinin de Allah’a ait aileler olarak yaşam sürmelerini istemektedir. Bu nedenle kiliselerin önderleri Allah’ın Sözü ve bakış açısını sürekli inananlara aktarmak, onların zor dönemlerinde yanlarında olmak ve Allah’ın hoşnut olduğu yaşam standartlarını dünya ile değiştirmemelerine yardımcı olmak durumundadırlar. Zaten kilise önderler bunun için Kutsal Kitab’ı öğretme ve uygulamada yardımcı olarak bulunurlar. Esas önder, esas çoban olan Mesih İsa önderliğinde ve örneğinde gözetim altındaki insanlardan sorumludur. O zaman kilise önderlerine bu konuda düşenleri kısaca şöyle sıralayabiliriz: 

a) Kutsal Kitab’ın evlilik hakkında neler öğrettiğini açıkça öğretmemiz gerekir

Kutsal Kitab’ın evlilik öğretisi verilmelidir. Allah’ın evlilik deyince neyi arzuladığını, evliliğe bakış açısı öğretilmelidir. Yaşam boyu sürmesi gereken evliliğin ne anlama geldiği, evlilikte sadakatin, adanmışlığın ne demek olduğunu, bağışlama ve uzlaşmanın önemini sürekli öğretmek gerekmektedir. Bu konularda yalnızca gençler değil, evli olan ya da olmayan her yaştaki kişiler aydınlatılmalıdır.

Bir imanlı boşanma konusunu gündeme getirdiğinde öncelikle Mesih İsa’nın Ferisi’lere verdiği cevap verilmeli; Allah gözünde evliliğin yaşam boyu sürmesi gereken bir bağlılık olduğu ve sadakat gerektirdiği hatırlatılmalıdır. Öğretişlerimiz sorunların kökenine inmezden önce Allah öğretişinin temel taşları üzerinde olmalıdır. Boşanma ise; insanın günahlı doğasında başarısızlığının bir sonucu olarak başvurulabilecek en son nokta olarak değerlendirilmelidir.

b) Kişileri evliliğe tam olarak hazırlamak gerekir

Evliliği Kutsal Kitab’a göre anlayan bir kişi için boşanma diye bir kavram söz konusu olmamalıdır. Ama bu gerçekten iyi bir öğretişin sonucunda karşımıza çıkacaktır. Doğal olarak eşlerden her iki tarafın da Mesih İsa’ya iman etmiş Hıristiyanlar olması gerekmektedir. Aksi takdirde eşlerden birinin iman konusunda emin olmaması ya da başka bir inanç taşıması ilerde çözülmesi zor sorunlara yol açıyor.

İmanlı genç ailelerin kendilerini alçaltarak kendilerinden hem iman açısından hem de yaş açısından daha olgun olan ailelerden danışmanlık almaları çok yararlı olacaktır. Özellikle bu ailelerden aile içi sorunları halledebilme, birbirine karşı saygı duyma, bağışlamayı kabul etme ve verme, uzlaşmacı olma, cinsel konulardaki beklentiler, iki tarafın anne ve babaları ile olan ilişkileri konusunda danışmanlık almaları onlara beraber yürüyecekleri yaşam yolunda aydınlık olacaktır.

c) Evlilik yaşamında zorluklardan geçen imanlı ailelere evlilik konusunda yardım etmek gerekir

Kiliselerimiz, dua ve yardımlaşma konularında kendimizi güvenli hissedebileceğimiz bir yer olmalıdır. Günümüzde birçok imanlı ailelerin evlilikleri, bir diğer imanlı kardeşin ya da ailenin yardımı sayesinde yok olmaktan kurtulmuş ve yeniden pırıldayan bir aile halini almıştır. Dünya yürümeyen evlilikler için yargısını anında vermektedir. Bu yargı karı ve kocanın boşanmasını gündeme getirmektedir. Bizler Allah’ın çocukları olarak bu görüşün karşısında, evrenin yaratıcısı olan Allah’ın evlilik üzerindeki görüşünü yansıtmalıyız. Boşanma, yürümeyen evliliğin sigortası değildir. Hiçbir zaman da olmamıştır. Bu konuda bize iyi birer örnek gibi görünen istisnalar olsa da, dilimizde dediğimiz gibi ‘istisnalar kaideyi bozmaz’.

Boşanma ve yeniden evlenme konularına ilişkin bizlere gelecek sorulara en iyi cevap, evliliğe Allah’ın bakış açısı ile bakarak, boşanmaya yol açacak her durumu ortadan kaldırmak için elbirliği ile çalışmaktır. Kilise, sıcak bir aile yuvası olarak bu konuda büyük bir sorumluluk taşımaktadır.

d) Tekrardan evlenmek hiçbir zaman ön bir seçenek olmamalıdır

Boşanmış kişiler her şeyden önce boşandıkları eşleri ile bir uzlaşma sağlanması için ellerinden geleni yapmalıdırlar. Bunu iş olsun diye değil, kilisedeki kardeşleri görsün diye değil gerçekten gerektiği için yapmalıdırlar. Zaten kardeşler bu samimi gayretlere tanık olacaklardır. Artık yapılacak hiç bir şey kalmıyorsa, ilk önce boşanmış kişi bekar kalsın, yoksa ikinci bir evliliği düşünmeye başlayabilir. Zaten boşanmanın iki istisnasını; zina ve imansız olan eşin bütün ısrarlara rağmen imanlı eşi boşamasını yukarıda söylemiştik. Bu şekilde boşanmaya kadar gelinmiş bir durumda eşler hala uzlaşma yolları aramalıdırlar. Ancak başka bir alternatif kalmazsa, ikinci kez evlilik söz konusu edilebilir. Bekar kalmakta diğer bir alternatif olarak düşünülebilir. Ama bekar kalış kişiyi günaha yönlendirmeyecek bir yaşamı beraberinde getirmelidir.

e) Boşanmış olanlar için de ruhsal rehberlik gerekmektedir

İmanlı toplum, evlilikte başarısızlığa uğramış bir kardeş için yürek sertliğiyle davranmamalı o kişiyi kucaklamalıdır. Boşanma tecrübesi ile oldukça hırpalanmış imanlı bir kişinin gerçekten ruhsal anlamda desteğe ve yardıma ihtiyacı vardır. Boşanmış kişi yalnızlık, terkedilmişlik, reddedilmişlik gibi duygularla mücadele içindedir. Bu duygular derin yaralarla birlikte kişiyi allak bullak edebilir. İşte tam bu noktalarda Mesih’teki kardeşlerin rolleri başlamaktadır. Onlar Mesih İsa’nın merhametini ve bağışlamasını tatmış kişiler olarak bu kardeşi kucaklamalı ve yaralarının daha çabuk iyileşmesine yardımcı olmalıdırlar.

Kiliseler için en büyük tehlike konuları derinlemesine bilmeksizin ya da kardeşleri iyi bir biçimde tanımaksızın aleyhte konuşmak, dedikodu yapmaktır. En iyisi bu gibi konuları yaşayan bir kardeşe sevgimizi sunarak önderlerin ellerine bırakmaktır. İleri geri konuşmamak, o kardeşi daha da yaralayacak yanlış hükümlere girmemekte çok dikkat edilmelidir. Bugün bir konu da başarısız olduysa da, yarın bir başka konuda biz başarısız olabiliriz. O nedenle böyle durumlarda Rab’be dua ile bu kişiyi Allah önüne getirmek ve mümkün olduğunca kişinin ruhsal olarak bir an önce iyileşmesini, olgun bir imanlı olarak Allah yaşamına dönmesini sağlamak gerekir.

f) Boşanmış çiftlerin bağışlanamaz bir günah işlemedikleri bilinmelidir

Yukarıda değindiğimiz gibi bazen kilise içinde olgun olmayan inanlılar yerli yersiz konuşmayı, hükümler vermeyi kendileri için bir görev sayarlar. Oysa böylelikle kendileri de günah sorunuyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu kişilere göre boşanmış bir imanlı en büyük günahı işlemiştir. Bu adeta Allah tarafından bağışlanamayacak bir günah gibi gösterilmeye çalışılır. Aslında bu ve buna benzer düşünceler imanlı için bir hayli tehlikelidir. Dedikodunun, zan altında tutmanın, kilise içinde bölücülük yapmanın da ciddi günahlardan olduğu ve Allah’ın yargısını çektiği unutulmamalıdır. Bütün bu günahların da yürekten bir tövbe ile Allah önüne getirilmesi gerekmektedir.

Evlilik ilişkisinin bozulmasının bir günah olduğu kuşkusuzdur. Çünkü insanın günahlı benliğinden kaynaklanan uzlaşmazlıkla ya da sadakatsizlikle Allah’ın bakış açısına aykırı bir davranışta bulunulmuştur. Bu küçümsenemez. Ama bu günah, diğer günahlar gibi, Allah önünde ikrar edilerek Allah’ın büyük bağışlayıcılığından nasibini alacaktır.

SONUÇ

Kutsal Yazılar’ın tamamına baktığımızda iki istisna dışında boşanmanın kabullenemez olduğunu görüyoruz. Bu iki istisna durumun oluşmasında yine bazı şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. İki istisna durumdan biri eşlerden birinin cinsel sadakatsizliği, yani bir zina durumudur. Diğeri ise imansız eşin terk etmesidir. Bu durumlarda bile ailenin bozulmaması için elden geldiğince mücadele vermek gerekmektedir. Eğer bütün çabalar sonuçsuz kalıyorsa, o zaman boşanma bir uzlaşma yolu olarak, bir istisna olarak karşımıza çıkar. Boşanmanın bir bahane olmaması için gerçekten iyi bir durum değerlendirmesi şarttır. Başka hiçbir şey yapılamıyorsa en son nokta boşanma noktasıdır. Tekrar söylemek gerekirse Kutsal Kitab’a göre aileler için boşanma diye bir kavram yoktur. Evlilik bir kez ve ömür boyu sevgi, saygı ve sadakat üçgeninde Allah önünde gerçekleşmektedir.

Bu nedenle Kutsal Yazılar’ın tümünü bilmek çok önemlidir. Ne buyrukların ötesine geçmek, ne de Kutsal Kitap’taki buyrukları bir kenara atmak söz konusu olmamalıdır. Kutsal Kitap ne derse ona göre yaşamak Allah’ın hoşnut olduğu bir yaşam güncelleştirmektir. Yaşamda kendi günahlılığımızdan kaynaklanan sorunlar vardır. Uzlaşamadığımız durumlar vardır. Bazen ne yapılırsa yapılsın kendi benliğimiz bizleri geri dönemeyeceğimiz noktalara getirmektedir. Allah’ımız sevgi Allahı”dır. Kendi seçtikleri için her durumda esenlikte kalabilmeleri için gerekli ana buyrukları vermiştir. Çok çok özel durumlarda bu iki istisna olay gerçekleşip boşanma söz konusu olursa bekar kalmak ya da ikinci kez evlilik söz konusu olabilir. Ama bunun da yine gerçekten Allah’ın verdiği şartlara uygun olarak gerçekleşmesi gerekmektedir.

İnsanoğlu günahlı benliği ile zaman zaman günaha ve ruhsal anlamda başarısızlığa düşmektedir. Böyle durumlarda hem disiplin hem lütufla karşı karşıya kalmaktayız. Bu nedenle boşanma sonucunda bir yığın problemle uğraşmaktansa, bizleri boşanma kapısına kadar getirecek sorunlarla uğraşmayı öğrenmeliyiz. Bunun en iyi yolu Allah’ın evlilik üzerindeki amacı ve arzusunu iyi öğrenmek, O’ndan öğrendiklerimizi de yaşamlarımızda uygulamaktır.


55
©Copyright 2001 Kapsam