Kapsam Logo
 

KAPSAM Online

 

Ana Sayfa Künye Biz Kimiz Bize yazın Abonelik
İlginç Seri
Aktüel
Sizin Sayfanız
Gündem
Arşiv
Çeşitli Siteler
Kilise Adresleri

 

EYALETSİZ BAŞKANLIK OLUR MU?

Dünyanın sonunun yaklaştığı habercisi savaşlar

“Eylemlerini sağduyuya vurduğunda bunlar bir övgü oluşturabiliyor mu?”

KANLI ÇAG

Küremiz hüngür hüngür ağlıyor, şeytanla bağlılarıysa zevkle bayramlaşıyor. Sormamız gerekir: Bu gidişin sonrası ne? Denet ötesi kaba kuvvet! Değil salt kurbanlara, milyonlara da kan kusturan böylesi olgular insanlığı acaba nereye sürüklüyor?.

   Son dönemde, dünyanın hemen hemen heryerinde oluk oluk kanlar akıyor. Kimisi buna terör diyor kimisi dengeler savaşı. Savaşlar artık önlenemeyecek boyutlara ulaştı. Yıllardır insanlar ölüyor, aileler  dağılıyor  çocuklar  öksüz kalıyor. Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi süren bu ölüm oyunları insanları insanlıktan adeta uzaklaştırıyor. İnsanlıktan uzaklaşan insanoğlu adeta bir ölüm makinesi robotuna dönüşüyor. İnsanın kavram dışı işkencelerle birbirlerine yaptığı bu acımasızlık kanlı çağ olarak hatırlanacak.

    Ülkeler adeta bir domina taşı gibi yer değiştirken  dengelerde değişiyor. İster istemez bu kanlı çağ dünyanın sonunun yaklaştığının habercisi olduğu yönünde. Yinede  insanların insanlar tarafından öldürülmesi hiçbir aklı gerekçe gösterilmemelidir. Bu kanlı çağın sonunda büyük bir yargı kaçınılmaz olacaktır. Tıpkı tarihte yaşanan olaylarda olduğu gibi. Devamı için    buraya tıklayın.

***********************************************

KİME GİDECEĞİZ Kİ?

 

Mesih ne kimseye korku verdi, ne de herhangi birini dışladı. Tam tersine, geriye kalan on iki öğrencinin önüne bir seçenek koydu: “Yoksa siz de mi gitmek istiyorsunuz?” Bu karar özgürlüğü Mesih’le kişisel ilişki kurmanın özünü oluşturur ve herkese tanıtılır: “Davetim açıktır, kesindir. Karar senindir. ben zorlamayla hiç kimseyi kendimde tutmam.”

Gerçek demokraside bireyler her tür seçimde özgürdür: Siyasal görüşlerde, inanç konularında, spor kulübü yanlılığında, meslek seçmede, vb. Her çeşit baskı ve korkutmayla esasta istenmeyen siyasi görüşlere katılma zorunluluğu iç varlığa işkence çektirir. Örneğin, tek partili yönetimlerde kişinin istemeye istemeye belirli bir partiye bağımlı kılınması. İnanç konusu bundan da önemlidir. Herhangi bir dine bağlılık yükümlülüğü o toplumda pek çok insanı rahatsız edici bir zorlamadır: Aile-muhit baskısı, korku korkutma, gözdağı, iş güç gereği, vb. Yeryuvarlağında pek çok inanç var. Bazıları genelde uygulanan inanca bağlılığı zorunlu kılmış, hatta o inançtan ayrılanı ölüm cezasıyla korkutmuştur.    Devamı için    buraya tıklayın.

Hristiyanlık diye bilinen inancın değiştirilemeyen özelliği, doğrudan doğruya tek Tanrı’ya ve O’nun insan soyuna Rab-Kurtarıcı atadığı ezeli-ebedi Oğlu İsa Mesih’e iman etmektir.

Tanrı’nın Merhameti Hırsız ancak çalıp öldürmek ve yok etmek için gelir. Bense insanlar bol yaşama, bol yaşama sahip olsunlar diye geldim.    (İncil Yuhanna Bölümü 10:10)

Size üzücü ama  doğru bir olaydan bahsetmek istiyorum. Belki sizin için hiç bir anlamı olmayacak, belkide size bereket olacak. Belki de başlık nedeniyle okumadadan geçeceksiniz. Ama benim temennim bana bereket olduğu gibi sizede bereket olmasıdır.
Bir zamanlar İngiltere’de  George Thomas adında bir adam varmış. Bu adam küçük bir kasabada kilisede görevliymiş. Bir paskalya sabah kiliseye elinde paslı bir kuş kafesiyle geldi ve onu kürsünün üzerine koydu. Herkes  paslı ve bos bir kafesin kürsüde ne işi var diye merakla bakmaya başladı. Bazıları da aralarında  eleştiri şeklinde konuşmaya başlamışlardı. Papaz „sessizlik“ diyerek konuşmaya başladı.
Devamını okumak için buraya tıklayın.

 

Merhaba Konuları

Seni Bekliyorum

Ne kadar Özgürüz

Tanrıyı Sevmek

Parakletos

Dedikodu

İdam Suçmudur?

Ötenazi Kimin elinde?

İntihar Etmek

Savaşlar Neden?

İznik Konseyi ?

Yahova Sahitleri Kimler ?

Din mi? Yaşam mı? ?

 

 



Logo_small.gif (1143 bytes)
©Copyright 2001 Kapsam
Webmaster